Powered By Blogger

10 Aralık 2010 Cuma

Ya Eksiği Ya Fazlası

Hayatta asla tam anlamıyla mutlu olmayan nankörleriz aslında.Elimizde ne varsa onun değerini bilmek yerine fazlasını ya da aksini isteriz. Mutluysak mesela fazla gelir, bir dert ararız. Derdi bulunca bu sefer de ondan sıkılıp mutluluk kahkahaları ararız. Zenginsek, mutluluğun parasızlık ; fakirsek, para olduğuna inanırız.Ama zenginin malı gözünde büyür ,fukaraya vermez ; fukaranın mutluluğu paradır,emek vermez.
Özgür değildir ya hani küçükler,büyüyüp özgür olmak ister. Dertlidir ya büyükler küçülüp dertsiz olmak ister.
Sonunda  dönüp baktığında hep bir arayış içinde geçmiş hayat, yarım kahkahalar ve yarım ağıtlar...

7 Aralık 2010 Salı

ONLARIN GÖZÜNDEN BAKMAK HAYATA

Yaşlandıkça çocuklaşırmış insanlar.Ne kadar da doğru belli bi yaşa kadar bebeksin belli bir yaştan sonra tekrar
bebek gibi muhtaçsın ilgiye sevgiye.Yaşlandıkça inatlar başlıyor , duygusallıkla beraber gözyaşları tutulamaz oluyor.
Bazen huysuzlaşıyor ihtiyarlar bazense en sertleri bile durgunlaşıyor. Asabiyetlerinin yerini sıcakkanlılık
sevecenlilik alıyor.Ölüm korkusu mudur onları böyle yapan? Sevdiklerine yeterince doyamadıklarını farkedişleri mi
yoksa? Merak ediyorum keşkeler biriktirmişler midir diye.. yapmayı unttukları ya da yapmak istemeyip de şimdi yapmak
için neler vermezdim dedikleri şeyler oluyor mudur? İçlerinden kalkıp koşmak geliyor mudur ,bastona bakıp yürümek bile
gururlarını incitirken ? İnsanın en sevdiği tatlıdan vazgeçişi midir ona yaşlılığını hissettiren yoksa bayramlarda gelen
torunlar mı ? Sen onları duyup anladığın halde inadına kulağna bağırmları incitmez mi insanı?
Ama yine de her şeye rağmen doya doya yaşadılarsa ömrlerini sevdikleriyle mutluca hala yanındaysa sevdikleri, tek başına bir evde
sessizce son günleri yaşamak yerine kulaklarına inadına bağıran sevdikleri varsa yanlarında yaşadıkları ömre dönüp de iyi ki demeleri
için pek çok şey biriktrmişler demektir.

PAŞA ÇAYI

Paşa çayını bilmeyen yoktur heralde çocukken içmeyenimiz de yoktur. Canımızın tatlı olduğu o zamanlarda herşeye ön yargıyla yaklaşmamızın ve sabırsızlığımızın göstergesidir.Sabırsızlıkla diyorum çünkü hiç birimizin çayın soğumasını beklediğini düşünmüyorum hepimiz hemen soğuk suyu çaya koyanlardanız.Ön yargılı diyorum çünkü çayın sıcak mı olup olmadığına bakmadan anne bu sıcak diye mırıldanırdık.Ya çocukken herşeyin çözüm yolu bir soğuk su kadar kolaydı ya da biz büyüdükçe korkularımız da büyüdü.Gelecek kaygım annemin üstüne soğuk su ilave etmesiyle gitmiyor ne yazık ki ya da diğer korku ve endişelerim... En ufak bir şeye de mırıldanamıorum sorunların üstüne gitmeyi , gittikçe yara almayı öğrendim eskisi kadar sağlam da değilim ne yazık ki dilimi yaka yaka yoğurdu üfleyerek yemeyi öğrendim. Çocukça korkularımı ve aptalca nazlanmalarımı özlüyorum ama hayat bana çocukken olduğum kadar tahammül edip sabrını gösteremiyor...
*çocukken kaldırım mühendisliğini kaldırımları tasarlayan kişi sanardım ve hafife alanları kınardım

*en büyük hayalim uçakla gderken bni bi bulutun üstüne bırakmaları dönüşte ise almalarıydı,bunu anneme söledğimde onların gaz bulutu olduğunu onların üstünde duramayacağımı sölediğinde yaşadığım hayal kırıklığı hayatımdaki büyük hayalkırıklıklarındandır günlerce hayatımda en çok istediğim şeyin olamayacaığının üzüntüsünü yaşamıştım.

*sadece bi tane özel yeteneğim olsun isterdim o da görünmezlikti. insanların evine girip yaşayışlarını görmek isterdim bunu özel yetenklerim olmadan yapmaya çalştığımda bi röntgenciden farksız karşı apartmanın evlerini gözlerken kendimi bulduğum çok olmuştur.

*annem bana çok kızdığında odama gidip bayılmak isterdim ki annem bana kızdığı için pişman olsun ve vicdan azabı çeksin.

*yemekleri yemezsen arkandan ağlar mantığı bana tamamen tersti en sevdğim yemeği en son yerdim ki diğerlerinden biraz daha fazla yaşasın die hatta yerken onlarla konustuğum bile olmuştur miğdemde de rahat ediceksinz söz veriorum derdim bu yüzden arkandan ağlar diyen yaşlı teyzelere onun hayatını kurtarıorum die sinirlenrdim.


EAU DE TOILETTE

Çocukken eau de toilette yazardı parfümlerde ben de onları tuvalete sıkılan parfümler sanardım neden insanlar bunları üstlerine sıkıyolar normal parfüm almaya paraları mı yetmiyor?diye düşünürdüm ve onlar için üzülrdüm.Evet toilette yazısını tuvalet olarak anlıcak kadar mantaliteye sahipken onun başka anlama gelebileceği mantığına sahip değildim.Düz mantık bende hiç bi zaman işe yaramadı söylenenleri gerçek anlamı dışında her anlamda anlamak çocukluğumu zorlaştrmıştır kabul ediyorum.Ama mecazları da gerçek anlamında anlamış zıtlıklarla dolu biriydim.Her türlü atasözü ve deyimin gerçek olabilme ihtimalini sevdim ben .'Mesela sıçan deliğe sığmamış bi de kıçına kabak bağlamış.' dendiğinde kuyruğunda bi kabakla deliğe girmeye çalışan sıçanlar hayal eder ; 'lafla peynir gemisi yürümez.' dendiğinde peynirden yapılmış kocaman bir gemi hayal ederim.Evet ben hayalperest bir çocuktum güzel hayaller içinde, büyüdüm saçma hayaller peşinde.

Hayat ve Uyku

Hayatı uykuya dalmaya benzetiyorum ben.Başlarında hayatın, kötülükler korkunçtur gözümüzde annemizin bize bağırması,arkadşımızın silgimizi aşırması,kardeşimizin kumbaramızdan para aşırması ne de büyük hatalardır,ayıplardır.Bu başlangıç uyumaya çalıştığımz evreye benzer.En ufak ses rahatısz edici,en cılız ışık göz alıcıdır.Saatin tik tok sesi bile tahammül edilemezdir.
Sonra uykumuz ağırlaşmaya başlar bu da büyümeye benzer.Eskiden affedilmez görünen hatalar sıradanlaşmaya başlamıştır.''ne var ki'' sözcüğü daha sık kullanılmaya başlanmıştır.Çünkü o hataları biz de çoktan yapmaya başlamışız,herkesin yaptığını görmek özlellikle kendimizin yaptığnı görmek onları 'hata' sıfatından çıkarmıştır.İşte artık yavaş yavaş uykuya dalmaya o rahatsız edici sesleri duymamaya
cılız ışıkları görmemeye tik tok sesini çok derinlerden duymaya başlamışız demektir.
Ve işte..Uyuma evresi.. Hayatın büyük bir çoğunluğudur.Keşke sözcüğünü kullandığmz an uyanabiliceğimize inanıyorum ben. Birşeylerden pişmanlık duymak uykudan uyandırabilir bizi ancak.

Ataaar

O değil de izledğim bir film yüzünden hayatın anlamanı kaybettim,acaba göreniniz oldu mu? Bak abisi kim kiminle nerede ne yapıyor, eski sevgili,hiç olamayan sevgili falan fıstık diye dövünmek ne kadar boşmuş lan. İnsanlar nelerle uğraşıp ne dertler çekiyorlar. Atalarımızın en babası diyor ki 'yol biter dert bitmez kardaş.' İnsanlarda öyle dertler var ki görsen onları bir dinlesen başında vıdı vıdı eden sevgilini dert ettiysen bile ona o anda s..ktr i çekersin. Yok eski sevgilini yolda görsen kanki naber hayat kısa yea dersin. Otur bir düşün arkadaşım ben buna üzülüyorum da bunun hastalığı var ölümü var fakirliği var öksüzlüğü yetimliği var diye. En olmadı borcu var harcı var ama parası yok be gülüm. Normal giden hayatına entel takıntılar yüzünden ayh hayatım çok boktan böle hayat mı yaşanır çok bunaldım çok sıkıldım gibi heyecanlar soktuysan bu sevdadan şu anda vazgeç. Olum hayatının nesi boktan bir söyler misin?! Az önce saydığım sana göre film senaryosu olan ama gerçekte varolan(welcome to the reality on flash tv) şeylerin kaç tanesini yaşadın lan! Bu agresifliğimin sebebi tamamen izledğim filmdir ve saçma sapan dertlerime üzülüşümü farkedişimdir. Yok arkadaş şurda dertleri ipe dizip tespih gibi sallamama bir kaç yılım kalmışken mini mini dertlere kafa yoramam ben.